Monday, March 30, 2009

Demir


Saglikli bir yetiskinin vucudunda uc gramla dort gram arasinda demir bulunur. Bu demirin buyuk bir cogunlugu da kanda hemoglobinin icinde vucudumuzun orasina berisine oksijen tasir.


Butun bakterilerin, kanser hucrelerinin de gelismek icin demire ihtiyaci vardir. Sirf bu sebepten vucudumuzun bakteri girisine acik olan organlarinda(agiz, burun, kulak ve genital organlar) "demir giremez" alanlari mevcuttur. Buna ek olarak da bu girisler chelator denen nobetciler tarafindan surekli korunur. Bu protein menseeli nobetciler demiri gordukleri yerde kiskivrak yakalarlar ve kullanilmasina izin vermezler. Tukurukten sumuge butun girislerde bulunan sivilar bu nobetcilerle kusatilmistir.


Eski kocakari ilaclarindan bir tanesi yaranin uzerine yumurta beyazini surmektir. Cok yerinde bir davranis oldugunu goruyoruz. Yumurta beyazi, yumurtanin sarisi(yani embryo) mikrop ve bakterilerden korunsun diye demiri kiskivrak yakalayan chelator nobetcileriyle doludur.


Anne sutunde de lactoferrin isimli madde bu nobetcilerden zengindir ve boylece anne sutu yeni dogmus bebegi turlu turlu enfeksiyonlara karsi korur.


Bu bilgileri "Survival of the Sickest" isimli bir kitaptan aldim. Ders kitaplarim yolda henuz gelmedi, elimdeki kitap ta bitiyordu cumartesi Borders a gittim. Hava yagmurluydu, ben uzun uzun yurumustum. Hazelnut li kahvemi aldim, dergilerimi sectim, kuruldum bir masaya iki saat dergi okudum. Cikista da bu kitabi gordum, indirimdeydi. Best Seller di iki sene once, Mehmet Oz'un de soz ettigi bir kitap, onsozu bile var, tabii ben kacirir miyim? Hemen aldim. Bugun okumaya basladim. Yalniz surekli "Hadi canim" "Hadi bee" "Yok yaa" tepkileriyle okuyorum kitabi. Daha basindayim ama buyulendim. Bazi seylerin nedenini ogrenmek beni cok mutlu ediyor. Herkes benim gibi degil ama ben herkes benimmis gibi blogda anlatmak istiyorum her yeni ogrendigim seyi:))))



DENIZ BAYKAL DEFOL GIT!


Dunku belediye secimlerinden sonra sonuclara bakinca sloganimi(!) bir kez daha yineliyorum!!!




DENIZ BAYKAL DEFOL GIT!




Deniz Baykal artik insafa gelir de bu is benle olmuyor, Turkiye'nin gelecegini yerle bir etmeden 75(!!!) yasimda kenara cekileyim derse o zaman bizim icin umut var arkadaslar!!!




DENIZ BAYKAL DEFOL GIT!

Saturday, March 28, 2009

Herseyden azar azar



Ne kadar cok protesto edilecek sey varmis meger. Environment la ilgili okudugum kitabin sonlarina geldim. Sunu soyleyebilirim ki Amerika her gun yenisini insa ettigi komur santrallariyla sadece Amerika'nin icine etmekle kalmiyor dunyanin da icine ediyor. Saka gibi geliyor ve hala bir suru insan umursamiyor ama su an butun onlemler alinsa ve CO2 salinimi tamamen dursa dahi dogaya verdigimiz tahribat o kadar buyuk ki duzelmesi yillar alacak. Dikkatinizi cekerim tamamen dursa diyorum. Cin ve Hindistan buyuyen ekonomileriyle zaten cok buyuk bir tehdit olustuyorlar, neyse ki ekonomi yuzunden isler bozuldu da boylece cevre daha az yara aliyor.
Okyanusun asit seviyesi feci derecede, buzullar eriyor, eridikce su seviyesi yukseliyor, buna bagli olarak da gunes isigini daha fazla emen su isiniyor. Isindikca eskiden mevsiminde iki uc tane olan kasirgalar katlaniyor. Televizyonu acin ve iklime bagli bir felakete rastlamadan bir haber programin sonuna gelebilecek misiniz? Dusunun bu onumuzdeki senelerde kat kat artacak ve cok daha buyuk bir siddetle devam edecek. Iklimbilimciler bunun siddetini bile su anda hesaplayamiyorlar cunku ongorulebilecek bir artis degil bu. Oyle bir hizda katlanarak gidiyor ki korkutucu boyutlara varmis vaziyette. Biz de hala soyleee mi yapsak boyleee mi yapsak. Danimarka en cevreci ulke, bu konuda basi cekiyor. 70li yillarin sonunda aldiklari onlemlerle petrole bagli yasamayi reddetmis ve sustainable energy leri kullanmaya baslamislar. Ruzgar ve gunes enerjisinden buyuk olcude yararlaniyorlar. Isin kotu tarafi bir ulkeyle hicbirsey olmuyor, ayni gemide oldugumuz icin diger ulkelerin yaptiklari ya da yapmadiklari yuzunden ongorulu ulkeler de gume gidiyor.

Bugun Ordegin Italyan Konsoloslugunda bir eventi var. Demin telefonda ortamin yikildigini soyledi:)))))))) Ne de olsa Avrupali diyor:)))

Aksam yemegine tarifini Devletsah tan aldigim sehriyeli tavuk corbasi yaptim. Yanina da turp ve yesili bol salata. Saglikli beslenmeye basladiginizda "ozenli"den "takik"a terfi ediyorsunuz zamanla. Yani ben aslinda hayatimin hicbir doneminde cok da fazla sagliksiz beslenmedim. Yalniz Istanbul'da calistigim bir donem aldigimiz Sodexho larla haftanin iki uc gunu fast food yedigimizi hatirliyorum. Uc sene boyunca. Popomdaki selulitler ordan hatira, neyse ki feci degil ama hic yok da degil yani:( Her gun duzenli yurumeye dikkat ediyorum, hafta ici asagidaki gym e inmeye basladik. Yeni aletler de getirmisler. Yani spor yapiyorum ama selulitler gitmiyor. burdan onlari da protesto ediyorum!!! Eger bi popo bir adim attiginizda durmaniza ragmen jole gibi sallaniyorsa anlayin ki probleminiz vardir. Neyse benim durumum o asamaya gelmedi, gelmesin de yaaa:)))))))




Dipnot olarak da sunu ekliyorum. Obama iki eli kanda olsa work out yaparmis. Saat bes bucuk da kalkar ne olursa olsun bir saat vucudunu calistirimis. Michelle Obama da bu konuda cok ozenli ama kocasi kadar takik degil mis. Ben de bunlari okuya okuya gaza geliyorum iste. Benim Barack da benim gibi gaza gelse cok iyi olacak da hala gobek yerinde:)))





Friday, March 27, 2009

Fark 1

Sunu fark ettim, single olanlarin blogunu okumayi seviyorum ben. Evli olanlar ununu elemis elegini asmis gibi mi geliyor ne?

Thursday, March 26, 2009

Yeter!!!

Bu aralar Turkiye'ye disardan bakinca icim kan agliyor!!! Sanki hicbir sey olmuyormus gibi hareket ediyoruz, korkuyoruz, devekusu gibi davranirsak bize saldiramazlar diye:))) Bir de cok iyimser demokratlar var icimizde, ulkenin aydinlarini ve gazeticilerinin yarisini ilginc, ne udugu belirsiz suclmalarla iceri almislar, her gun birini karaliyorlar, adam "yaa bunlar demokrasinin geregi, hicbirsey olmaz" diyebiliyor. Herkes sindi, herkes korkak, hakli olarak! Hukukun bu kadar sifirlandigi baska bir zaman okudunuz mu, gordunuz mu, taniklik ettiniz mi ulkemizde? Sarsilin yaaaa, Deniz Baykal defolsun ve gitsin artik, gelmis gecmis en buyuk yikim ve tahribi bu adam verdi Turkiye'ye. Hala basariliyim diyebiliyor. Ne hirs bu ya. Bunca basarisizlik nasil basari diye onumuze konur ve biz bunu sindirmek durumunda birakiliriz? Deniz Baykal defol git diyorum, defol git, senden daha kotusu olamaz zaten!!! Baykus gibi sindin uzerimize, nasil bir insansin sen ya, sana sadece bir parti lideri olmak yeteyiyor, senin Turkiye lideri olmak gibi bir dusuncen zaten yok. Sen ordan ayrildiginda kimse senin suratina bakmicak, kurmussun saltanat 90 lik dinazorlarla cevrene, mihlanmis kalmissin tabii. Bu belediye secimlerinde %1 lik bir yukselme kaydetsen ya %10 luk bir dusus sen bunu da basarili olduk diye lanse edersin. Turkiye senin yuzunden haritadan silinecek, senin gibi muhalefet lideri oldugu icin Erdogan mutlulugunu dile getiriyor. Baykus musun kardesim ya, insanda saygi birakmiyorsun.

DEFOL GIT!!!

Karsiliksiz vermek...

Kotu bir durumla karsilastigin zaman onu asmak icin bileniyorsun. Bilenirken de daha once tatmadigin degisik duygulari kesfediyorsun. Sonunda hayatta tek gercek olanin iyilik oldugunu anlamak zorunda kaliyorsun. O zamana kadar okudugun, dinledigin, izledigin "iyilik" geyiklerinden biri degil gercekten icinden gelen iyilik duygusu... Karsiliksiz vermek... Bu konuda kendimle ovundugum zamanlar var ama yeterli degil daha iyi, daha iyi, daha da iyi bir insan olabilmek icin elimden geleni yapmak istiyorum. O zaman hayat yasanilasi geliyor...

Wednesday, March 25, 2009

Kisisel Boykot!!!

DUNYAYI ZEHIRLEYEN KIMYASALLARA KARSI TEPKINIZI BELIRTIN.
SESSIZ KALMAYIN!
TARIM ILACLARI, TEMIZLIK VE KISISEL BAKIM MALZEMELERINDE
KULLANILAN KIMYASALLAR SADECE DUNYAYI DEGIL SIZI DE ZEHIRLIYOR.
BILINCLENIN VE SORGULAYIN!
BANA NE DIYEBILECEK ZAMAN KALMADI!!!

Tuesday, March 24, 2009

Kriz hatti

Dun gece kriz masasi olustu. Telefon hattinin bir kosesinde ben bir kosesinde Asu kuzuluktan kurtluga transfer eden Armut Beyi nasil sakinlestirebilecegimizin yollarini aradik. Cesar'in taktiklerini surekli tekrarlayan "ben" kopek terbiyecisi olma yolunda da ilk adimimi attim. Surekli Asu enerjini yukselt(:))))) ne demekse), dik dur, sakin Armut'un gozunun icine bakma, sen agresif davranma, bagirdigi anda arkani don, calm state ol(Bak bak:)))!!! Allahim ya gunde uc saat seyredersem bir programi her hafta sonu olacagi budur. Sonunda Armut sakinlesti, ben on dakkada bir Asu'yu kontrol etmekten vazgectim. Su taktikleri kendime de denesem iyi olacak, kopegin enerjisini ayarliyoruz da kendi enerjimiz bu aralar yerlerde surunuyor. Hava da o kadar guzel ki yakismiyor!!!

Monday, March 23, 2009

Armut


Cuma aksami oyle dagitamadik onceden planladigim uzere... Sevgili kocam yorgundu, ben mizmizdim, yemegi cok gec yedik. Fago de Chao'ya gittik. Brezilya restaurani burasi. Ben aslinda bizim klasik Turk yemeklerinden baskasini yiyemeyen bir gruptandim buraya gelmeden once. En sevdigim yemek kuru fasulye pilavdi, degisik bir sey yemekten nefret ederdim. Zamanla Hint yemegi disinda bir suru yeni seye alistim. Meksika mutfagini cok seviyorum, Cin yemegine bayiliyorum, sushi sushi diye tutturdugum oluyor.

Fago de Chao de alisamicagim bir sey yok zaten, et ambari gibi bir yer, surekli onunuze birileri et kesip koyuyor, bizim doner sisleri gibi degisik turden etleri masa masa gezdiriyorlar. Ben cok etci bir insan olmadigimdan kapasitemin uzerinde yiyince butun aksam "Allahim cok yediiim" diye dovundum durdum. Hazmedemedim on saat. Bir daha o saatte yemek yok. Yemege cok gec basladik cunku bizimkiler cok gec kaldi ama yerinde bir ozurleri vardi;

Kivanc Asuman'a yorkshire cinsi bir kopek almis. "Armut" Ben iki gun Armut, armut diye inledikten sonra dun gormeye gittik. Hayvan delisiyim ya, bayiliyorum hayvanlara. Aylardir "Dog whisperer"i seyrettigim icin seminer seklinde kopek dersleri verdim butun gun. Hayvan artik ilgi manyagina dondu... Cisini tutmayi bir ogrensin Samy ablasini da ziyarete gelicekler. Samy gorunce cildirabilir tabii, bu ne diye. Hayatinda hic kopek gormedi zavallim.

Armut'tan once de uzun boylu bir yuruyus yaptik. Pedometer alicaz ordege, gunde kac adim atiyor bakalim. Mehmet Oz gunde on bin adim sarti kosuyor ama on bin adim da biraz zorluyor. Dun bir yandan yuruduk bir yandan adim saydik. Bir saat yuruyus bes bin adim yapiyor gibi birsey. Iki saat yurumek de cok kolay degil hani her gun.

Friday, March 20, 2009

Dogum gunu...

Bugun Asusun dogum gunu!!! Biraz sonra cikip ona hediye alicam. Cicili bicili seyler seviyor, "bu Asus" dedigim birsey bulmam gerek. Aksama yemege cikariz, soyle dagitabilecegimiz bir yeri dusunmem gerek. Yarin aksam da David Vandetta geliyormus Josephine'e. Ordek illa gitmek istiyor tabii, ben de gitmek istiyorum acikcasi ama artik eski enerji yok bende ya. Bu aksam dagit yarin aksam dagit, nerdeee eskiden haftanin dort aksami ciktigimiz zamanlar. Yaslandik da demeye dilim varmiyor:(( Ajda Pekkan gibi olmaya calisiyoruz bir kusak olarak ama sakil duruyor mu acaba? Neyse ki minyon ve inceyim diye kendimi avutuyorum. Giydigim kiyafetler buyumuyor, kadin gibi giyinmek istemiyorum. Son birkac yildir bu dilemmayi yasiyorum ama Gulse Bilsel'in gecen gun yazisini okudum ki yalniz degilmisim. Bayagi bir kadin boyle. Bak kadin lafi bile boooo getirtiyor ya. 20 yasindayken daha mutlu da degildim aslinda. Ne zaman bu kadar buyudum ben be???

Thursday, March 19, 2009

This Moment on Earth


Su environment sorunlarina fazla dalmaya basladim! Isin icine girince durumun ne kadar vahim oldugunu anliyorsunuz. Aldigim derslerde uc tane de secmeli ders hakkim var, bunlari ecology ve environment tan yana kullanicam zamani geldiginde.

John Kerry ve Teresa Heinz Kerry "This moment on earth" isminde bir kitap yazmislar. Ben bu kitabi Johns Hopkins Universite Kampusunde bir sertifika programina katildigimda sansa Barnes Noble'dan "$1" almis ve cok sevinmistim:))) Bunun haricinde Virgina Woolf'un kitabini ve bir kac tane daha kitabi bu fiyata almistim. Havalara ucuyordum:))))) Eve gelince bir koseye koydum, surekli yeni kitap aldigim icin de bunlara sira gelmedi tabii. Neyse bugun baslicagim varmis Kerry'nin kitabina, iyi ki de baslamisim. Bir kere 2004 baskanlik seciminde bana cok silik gelen bir adaydi Kerry, Bush'a maglup oldu. Yuhhh. Ama adam ozunde iyi bir senator, ozellikle cevre konularinda da bayagi etkili aslinda. Karisi tarafindan hep ezildigini dusunmusumdur(servetiyle adami kopek yapti gibi geliyordu) ama bu kitapta karisini sevdim nedense. Yanlis degerlendirmisim diyim. Onun da cok umrunda:)))

Neyse bin tane alakasiz bilgiden sonra esas soylicegim dunyanin boku yedigi arkadaslar. Yani bir bilinclenme var ama bu yeterli olur mu bilmiyorum. Kullandigimiz her turlu temizlik malzemesi, parfum, deodarant, sampuan, tuvalet kagitlari, bebek diaperlari(bunlar hele inanilmaz kotuymus, bir kere plastik erimiyor ikincisi de uzeri silinmediginden bakteriler copluklerde yagmur yaginca topraga siziyor, ordan icme suyuna karisiyor) hem dunyanin mahvedilmesinde hem de bizim hastaliklarimizda bir numaraya oynuyorlar. Kitap; insanlarda kanser oranlari neden cogaliyor, erkek baliklar nasil disiye donuyor(insan cinsinde de ureme organlarinda sorun olan bin tane tip, ureyemeyen bir suru kadin erkek) ve de bunun gibi bin tane seyi acikliyor.

Bireysel olarak artik camasir suyu ve diger zararli temizlik malzemelerini kullanmama karari aldim. Green olanlardan alicam. En azindan ben ustume duseni yapiym da... Milletin de beynini yerim belki onlara da etkili olur.
"Dunya Su Forumu"na ev sahipligi yapan ulkemizde kac kisi gercekten bilincli, inanin dusunesim gelmiyor!!!

Wednesday, March 18, 2009

AIG & bonuses

Hukumetin basi bu sefer de AIG bonuslari yuzunden dertte. En son gecen hafta devletten para yardimi alan AIG'nin sirket calisanlarina hafta sonu toplam 165 milyon dolar bonus verdigi ortaya cikti. Millet ayaga kalkti, kimin parasini kime veriyorsunuz diye hakli olarak. Tim Geithner, Hazine Bakani, ates altinda. Biliyor muydu da Obama'ya soylemedi ya da hic bilmiyordu da hic birseyden haberi yok gibi suclamalar yapiliyor. Istifa etsin diyenler oldu dun butun gun. Obama bugun cikti, sonucta president olan benim, bu ilk olarak benim sucum diyerek butun sorumlulugu uzerine aldi. Tim Geithner i da caliskanligi yuzunden inanilmaz ovdu, yani istifayi mistifayi unutun gibisinden! Bugun AIG CEO'su sorgulaniyor canli canli!!!

Su bilgiye de etkilemek de yarar var, AIG sadece Amerika icin degil dunya icin de cok cok onemli bir sigorta sirketi. Batmasi Almanya'da Deutsche Bank'tan Singapur'daki bireysel sigorta yapan bir cok sirketi de kotu etkileyecek. Sevgili Ilhan Uludag Hocami, burdan tekrar rahmetle aniyorum, "too big to fall" kuramini ogretirken yuksek lisans derslerinde agzimiz acik dinlerdik onu! AIG o kadar kocaman ki batmasi dunyayi batirir, ne yapip edip kurtaricaklar, ama kanli mi sanli mi olacak, orasini gorucez!!!

Tuesday, March 17, 2009

Puslu bir haftasonunun ardindan













Haftasonu bitti, gitti... Cumartesi yuruyus yolumdan zevkle Bethesda'ya yurudum. Barnes and Noble da yaklasik uc saat vakit gecirdim. "Idealist.org" isimli kitabi aldim. Ordan sinemaya girdim. "The Class". Fena degildi de cok da begenmedim.
Pazar Georgetown'daydik yine(ben, ordek, Asu, Kivanc) Once son kesfimiz Lebanese cafe sonra sinema "International", yemek icin Lebanese Taverna, en son bizim evde cay fasli... O kadar cok yemekten sonra evde tatli ya da meyva yemeye bile halimiz kalmadi. Bu arada Samy fazla heyecandan Asu'nun parmagini isirdi. Offff. O da onu istemeden can havliyle yere firlatti. Neyse ki hicbir sey olmadi (ikisine de!!!)
Su yemeklerin fotografini cekmeye bir turlu alisamadim, ne zaman ki ortada hersey silinip supuruluyor "yaaaa ben foto cekecektim" diyorum. Amannn alisirim artik yavas yavas. En azindan makinayi yanimda tasiyorum.

Saturday, March 14, 2009

Chimerasim


Dun gece Discovery Health'de bir program izledim. Bu kanalin Mehmet Oz yuzunden muptelasi oldum, hos surekli "You on a diet" in tekrarlarini veriyor ve ben bir seyrettigimi tekrar izliyorum. Yine de daha once onemsemedigim bir tip bilgisini obur seferinde daha iyi anliyorum. O yuzden tekrar mekrar demeyip her programi izliyorum.


Dun gece izledigim seri "You on a diet"tan hemen sonra ekrana geldi. Konu biraz ilgincti. Biraz degil bayagi bir... Ismi "I am my own twin" yani "Ben kendimin ikiziyim". Iki ayri kadini konu almis. Birinde 30 lu yaslarda bir kadin, bir zenciyle beraber, iki cocugu oluyor. Fakat o sirada ettikleri kavganin bin bes yuzuncusunu tekrar yapiyorlar, bin bes yuzuncu defa ayriliyorlar, kadin parasiz pulsuz, diyor ben bari devletten yardim aliym, o sirada da ucuncusune hamile. Bu arada devletten yardim alabilmek icin bilmem ne kurumuna basvuruyor, diyorlar ki DNA testi yaptirmamiz gerek, hem cocuklara hem size, tamam diyor kadin, problem yok, bir kac hafta sonra cagiriyorlar, bu cocuklar kimin, sizin olmadiginiz biliyoruz diye. HAAA diye apisip kaliyor tabii.. Doguma baba falan da girmis yani. Ama DNA bu boru degil, uzun lafin kisasi kadin cocuklarinin kendi cocugu oldugunu kanitlamak icin mahkemeye cikiyor. Bu arada kadin uc tane daha DNA testi yaptirmak durumunda kaliyor. Hepsinde durum ayni. Cocukla anne minimum %50 oraninda ayni DNA'ya sahip olurlarmis. Kadin ve cocuklar da hic uymuyor. Mahkeme diyor ki bir sonraki cocugun dogmasini bekleyelim. Bu arada en son velet dogarken bir tane gorevli de kadinla beraber doguma giriyor, kanlar aliniyor. Ve sonuc o bebek de kadinin degil DNA'ya gore. Simdi bunlar bir de fakir oldugu icin, yardim alabilmek ugruna devleti uyutmaya calisitiklari saniliyor. Bu sefer de embriyolar baskasinin yumurtasiyla mi sana koyuldu diyorlar. Sorusturma sorustuma ustune.


Bu arada farkli bir eyalette baska bir kadin, yasli basli, emekli olmus saygideger bir ogretmen. Bobrek transplantasyonu olacak, bu arada kendi dahil uc oglu ve kocasina DNA testi yaptiriyorlar, hangisinin bobregi uygun diye. Sonucta kocasinin ki uyuyor ama DNA'ya gore en kucugu haric diger iki oglu kendisinden degil. Kadin sok, aile sok, bir de tiraji komik birsey. Bunu anlatirken ogullari hala guluyor. Tabii doktorlar bu sefer diger kadin da oldugundan daha cok sasiriyorlar, bu yastaki kadin neden duzenbazlik yapsin. Neyse sonra kadinin hayatta kalan babasindan, abisinden de DNA aliyorlar, cocuklarla aralarindaki bagi buluyorlar.


Olay suymus, embriyolar cift olacakken nasil olsa birlesmis ve bu kadinlarin ikizleri olacak yerde iki ayri DNAlari olmus. Bir kanda cikan DNA digeri ara ki bulasin DNA. Organlarina kadar arastiriyorlar ancak diger DNA yi oyle buluyorlar. Bu iki kadinda iki embriyo da disi oldugu icin bunlar anlamamis, biri disi biri erkek oldugunda, bebek(Teksas'ta gorulmus boyle bir ornek), yari kiz yari erkek organlariyla dogarmis. Bu vakalarin tiptaki adi da chimerasim mis. Yunan mitolojisinde Chimera isimli yari aslan, yari yilan yari keci olan canavar tipli bir yaratiktan almis bu ismi.


Allahim dedim ya...

Wednesday, March 11, 2009

Yogurt


Dun aksam makarnadan yalanci manti yaptim. Boyle salyangoz gibi olan makarnanin icini manti iciyle dolduruyorum, uzerine sarmisakli yogurt bir de salca... Normalde mantiyi yanmis tereyag ve kirmizi biber ile seviyorum ama tabii bunun tadi onu kaldirmayacagi icin salca yapiyorum, makarnanin suyundan.

Ayrica her gece yatarken whole foods tan aldigim kefir ve organik yogurtla ayran yapiyorum bir bardak kendime, bir bardak askima. Yogurdun yararlari cok fazla ama evde yaptiysaniz daha da fazla. Ben evde yapmaya usenip organik aliyorum, turk yogurdunun tadina benziyor.

Gecen gun Gungor Uras'in Turkiye'de yogurt uzerine yapilan oyunlarla ilgili bir yazisi vardi, sinir oldum. Yogurt kelimesi bile turkce den geliyor, bizim beslenme kulturumuzun olmazsa olmazi, bir seye de dokunmayin be kardesim demek geliyor!!! Neyse en azindan su bloglar var da bireysel protesto yapiyoruz, bunun icin ceza yok, iki uc kisi bir araya gelip bunu yapsak on sene icerdeyiz, malum!!!
Yogurt bagirsak florasini guclendiriyor, bagirsaklarimizdaki yararli bakterileri artiriyor! Bu boyle gecistirilecek birsey degil, neden, cunku bagirsaklar immune sistemimizin en onemli organi. Iyilerse ne mutlu, kotulerse hapi yuttuk:(((( Canli canli bakteriler var icinde yogurdun, disarda satilanda bu bakterilerin genellikle iki turu bulunuyor. Evde yaptiginda daha fazla bakteri turuyor. Agizdaki cici huylu bakterileri bile etkiliyormus, sutten(ozellikle pastorize sutun dogru duzgun yarari olmadigini dusundugumuzde) cok daha iyi bir kalsiyum kaynagi. Arastirmalar yapildiginda en uzun ve saglikli yasayanlar hep cok fazla yogurt tuketenler arasindan cikiyor, tabii low fat-az yagli tuketmekte yarar var. Kolon kanseri tehlikesini dusuruyor. Bu arada biraz ilginc olacak ama her gun disari cikmak gerekiyor, bok cinsinden:))), yoksa icinizde toksinler birikiyor, bunlar da kalinca kotu huylu canlilar besleniyor. Icimiz kocaman canli bir fabrika aslinda.

Bu Amerikalilar sade yogurdu hic sevmiyorlar, cogu ayrandan nefret ediyor. Yogurt onlar icin meyveli yenmesi gereken tatli turunden bir besin. Ben de allah biliyor o tipleri hic sevmiyorum, sentetik geliyor, kendim yaparsam baska. Sade yogurdun icine meyva dolduruyorum. Bir de arada yogurt maskesi yapiyorum, yulafla karistirip yuzume, cok yumusak oluyor ondan sonra suratim, pamuk gibi, canimmm...

Tuesday, March 10, 2009

In the blues...

Icimden yazmak gelmiyor. Durumlar kotuye gidiyor tum dunyada. dunya calkalaniyor ve deyim yerindeyse ne zaman bitecegi, nasil bitecegi de mechul. Ekonomi surunuyor, borsa can cekisiyor!!! Obama'nin uzerine cok gidiyorlar, neyse ki guclu bir adam, bugun 50 gun oldu basa geceli, dolu dolu gecirdi. Dun stem cell yasagini kaldirdi. Bu bilimde muthis bir gelisme! Bugun egitimle ilgili kararlari acikliyor. Devrimci ve ileriyi goren bir lider. Yalniz bunlarin geri getirisi hemen olamayacak, Amerika'nin gelecegini kurtariyor ama bugunden pek umudum yok. Tek destegi halk, inanilmaz approval rate ler cikiyor her bir ankette. Her cumhuriyetci iktidardan sonra duzeltmesi demokratlara kaliyor ama bu seferki biraz agir oldu, ne de olsa Bush gecti Amerika'nin uzerinden:((((

Monday, March 9, 2009

Goop- Gwyneth


Bayildigim yeni bir site daha... Su gunlerde cok cok ilgi goren bir web sitesi. Gwyneth Paltrow'un ozel blogu (gibi). Soguk moguk derler ama ben severim o kizi(hic kadin olamayacak olan tiplerden, hep kiz kiz kiz), bana asil gelir, babasindan dolayi midir nedir???




Ozellikle "DO" kisminda Dr. Frank Lipman'in "spent" teorisini de cok ilginc buldum. Herkesin neden kronik bir yorgunluk icinde oldugunu acikliyor gibi.


Bir goz atin bakalim!!!

Friday, March 6, 2009

twitter.com...


Bu nedir ki demeye basladim ayni kelimenin turevlerini orda burda gormeye baslayinca; twitters, twittery, twittering...
Yepyeni bir akim... Hosgeldin hayatimiza "twitter". Google ve facebook gibi olmazsa olmazlarimiz arasina girecek ve de cikamayacak kesin! Bu cagin getirdikleri ilginc, iletisim, marketing, haberlesme, dedikodu farkli kanallardan yapiliyor.

Turkiye de yayilmasi eli kulagindadir. Bip bipp bippp

Thursday, March 5, 2009

Gozume takilanlar...

Elif Safak'la yapilan bir soylesiden...

Kuran’ın en tartışmalı surelerinden biri olan Nisa Suresi de yer alıyor romanınızda. Sureyle ilgili dayak yorumu için Şems “Ne görmek isterlerse onu görürler” diyor. Şems’in bu açıklaması sizi yeterince tatmin etti mi?

Ama Şems orada bir şey daha diyor. Gene Peygamber’in bir hadisine gönderme yapıyor. Peygamber, Kuran’ın yedi ayrı seviyeden okunabileceğini söylüyor. İdrak seviyemize, şuurumuzun derinliğine göre elimize alıp okuyoruz. Kuran’ı her okuyan aynı derinlikte algılamıyor ki...

Wednesday, March 4, 2009

Recycle


Cumartesi aksami Georgetown'daydik. Nargileye gittik, sisha:)) Sigara kullanmadigimdan nargile icemedim fosur fosur ama Turkiye'yi hatirlattigi icin ortaminda kendimce costum.. Ondan once de bir puba gitmistik, mutfak kapandigi icin biranin yaninda atistirmalik birseyler bulamadik, ben de oyle bos bos icemiyorum. En son cips oldugunu soylediklerinde cok sevindim ama ben heyecanli heyecanli konusurken bir baktim ucmus:(((


Bu arada burda hala(!) herkes 8 tane daha(!) doguran kadini konusuyor. Bugun The View'da Dr. Phills konuktu, konu, kendini bile gecindirmekten aciz bir kadinin zaten(!) 6 cocugu varken 8 tane daha(!) nasil dogurabilmesiydi. Allahim ya bebeklerin babasi da yok bu arada. Burasi her ne kadar Amerika da olsa babasiz cocuk doguran, evlenmeden cocuk sahibi olan pek hos karsilanmiyor. Yani doguranlar var, bunlarin cogu African American(siyahi). Ama akli basinda African American'da yapmiyor bunu tabii, yapanlar egitim seviyesi dusuk, kendini dusunmeyen cocugun hayatini hiiic onemsemeyen tipler. Bazen de Hollywood yildizlari bunu yapiyor ama sonrada evleniyorlar ya da surekli bir baski oluyor "eee cocuk oldu evlilik ne zaman, evlen evlen evlen" diye(Nicole Richie-Joel Madden, Angelina Jolie-Brad Pitt)


Sadelesmeye takmis vaziyetteyim. Son uc aydir alisverise cikmiyorum(yemek haric), boyle surekli olanla yetinmek, daha basit ve sade yasamak, kendi kendime yetebilmek icin ufak capli bir arayistayim. Ekonominin kotu olmasi da bunda sebep oldu belki de "aman biraz daha kisiym param gitmesin" turunden ama bununla sinirli degil acikcasi. Sustainable living(bunu alternatif yasam olarak mi tercume ediyorlar inanin bilmiyorum) turunden birsey dalga dalga beni icine aldi. Kendim yapiyorum ya baskasi dikkat etmeyince de deli oluyorum. En basitinden "recycle" olayi. Ben plastik, kagit mutlaka ayiririm, apartmanda da onlarin kutulari var ve her katta bir oda buna ayrilmis vaziyette. Semt semt ayriliyor ve eger recycle yapmazsan ceza aliyorsun ama her belediyenin kurali farkli. Bazilari ceza yazmiyor. Boyle ev partisine falan gitmissek ve o kola kutulari, kagitlar bir yerde toplanmiyorsa deli oluyorum, tutamiyorum kendimi "recycle yapmak gerekmiyor mu?" cinsinden birsey soyluyorum. Fakat bilinc seviyesine mi bagli bu henuz kesfedemedim, heeee deyip zorla ya o sirada yapiyorlar ya da yapmak gerek ama yapmiyoruz cinsinden birsey soyluyorlar. Zor geliyor millete ayirmak.


Beyler, bayanlar, bir tane dunya var ve onun da icine ettik zaten, o yuzden herkes en azinda daha da icine etmemek icin gerekli ozeni gostersin. Cok yakin bir zamanda cesmeden akan "su" hayal olacak, temiz su ara ki bulasin haline gelecek. Herkes birini etkilese di mi? Bu soyledigimin de bir hayal oldugunu biliyorum:(((((