Wednesday, April 29, 2009

cReEp

When you were here before Couldn't look you in the eye You're just like an angel Your skin makes me cry You float like a feather In a beautiful world I wish I was special You're so fucking special But I'm a creep I'm a weirdo What the hell am I doing here? I don't belong here I don't care if it hurts I want to have control I want a perfect body I want a perfect soul I want you to notice when I'm not around You're so fucking special I wish I was special But I'm a creep I'm a weirdo What the hell I'm doing here? I don't belong here She's running out again She's running out She runs runs runs Whatever makes you happy Whatever you want You're so fucking special I wish I was special But I'm a creep I'm a weirdo What the hell am I doing here? I don't belong here I don't belong here

Tuesday, April 28, 2009

Mercimek Koftesi



Mercimek koftesini hayatimda ikinci yapisim. Birincisi fecii idi. Ikinci yaptigimda tarifi kendime gore modifiye ettim ve inanilmaz oldu. Su anda da duba gibiyim aksama birsey yiyemem, hem yaptim hem yedim...

Tarifi internetten google yaparak buldum ama kendime gore degistirdim.

1 su bardağı kırmızı mercimek
2 su bardağı ince (koftelik) bulgur
4 bardak su
1 buyuk baş kuru sogan
1 yemek kaşıgı tepeleme domates salçası
1 yemek kaşığı tepeleme biber salçası
1 çay bardağı zeytinyag
2 tatlı kaşığı tuz
1 tatli kasigi kirmizi biber
1 tatli kasigi kimyon
1 demet yesil sogan
1 demet maydanoz

Yapimina gelince;


Oyle kocaman bardak kullanmicaksiniz olcu olarak bu birrrr. Ben ikea dan aldigim kulplu cam cay kupalarini kullandim. Hani cayi buyuk bardakta getirirler ya yanda sapi vardir, onun gibi...

Litre diyordu tarifte olctum 4 bardak yapti. Mercimekleri yikayip 4 bardak suyla kaynatiyorsunuz yani. Kapagini kapatmayin.

Sonra yine ayni bardakla kocaman kasenin icine iki bardak ince bulguru koyuyorsunuz. Mercimekler iyice yayilinca ama corba gibi de darmadagin olmadan atesten alip bulgurun ustune koyuyorsunuz, unutuyorsunuz. Bulgur sisiyor orda. Bekleyin 40 dakika uzerini kapatip...

Diger tarafta sogani kucuk kucuk dograyip zeytinyaginda pembe olana kadar kavuruyorsunuz. Uzerine salcalari ekliyorsunuz. (Tarifte su falan koyuyor ben koymadim. Sonra salcalari birer kasiga indirdim.) Ceviriyorsunuz pisirine kadar.

Pistikten sonra 40 dakika beklettiginiz ve artik kendini iyice cekmis olan mercimek bulgur ikilisine ekliyorsunuz. Bu ikili hala vicik vicik suluysa biraz daha bekleyin ama 40 dk yeterli normalde. Uzerine cigden butun tuzu, baharati ekliyorsunuz. Maydanozlari ve yesil sogani cig kucuk kucuk dogruyorsunuz. Onlari da ekliyorsunuz. Basliyorsunuz karistirmaya, sicaksa bir kasikla karistirin once sonra soguyor zaten yavas yavas.

Inanin harika oldu. Ben ki bir daha mercimek kofte yapmam diyordum ilk husranimdan sonra...

Fotoyu iphone dan cektim, cok iyi cekmiyor ama artik idare edin!!!

Inanilmaz yararli bir yemek bir kere. Mercimek protein deposu ve kaliteli protein. Enerjinize dikkat edin, sabah ya da ogle bu tip bir protein yediginizde cok yuksek olur. Kolestrolu dusuren fiber iceriyor. Kan sekerinizi normal seviyeye dusuruyor fiber yagli birsey yediginizde. Kendinizi yorgun hissetmiyorsunuz, kan sekeriniz de roller coaster gibi bir asagi bir yukari inip cikmiyor. Ayni zamanda mercimek onemli bir B vitamini kaynagi. Strese karsi B vitamini cok onemli.

Nisan Haftasonu....




Cuma gunu Paris 36 ismindeki filmi izledim. Hava tam bahar havasiydi. Cicek ve boceklere baka baka yurudum. Ordan mabedim Barnes & Noble'a... Frappucino Moccha aldim, tadini seviyorum, hepsini icemiyorum ama yine de hosuma gidiyor. Sonra Ordek geldi, Turk restoranindan adana sandwich aldik. Bunun hikayesi biraz ilginc.. Hafta ici Canim Ailem dizisini seyrediyoruz, google video dan. Allahim yani surekli yemek yiyo bunlar, yedikce biz ekran basinda agzimizin sulari aka aka aci cekiyoruz. Kuru fasulye olayi zaten bir alem de bir de adana kebap cikti son zamanda. Iste en sonunda aldik bu adana'yi ama tabii burdakiler Turkiye'dekilerle bir mi:(((( Neyse en azindan gozumuz doydu.

Cumartesi evdeydim, ders calistim. Aksamina Ordegin organizasyonunu da yaptigi GW universitesi partisi vardi. Asularla gittim ben. Ordek onden gidip tum sistem olaylarini hallediyor. Cok eglendim, costuk ama ne cosmak hem de hic icki icmeden. Ordan Georgetown'a, gece gece pizza yedik. Bizdeki gibi durum yok buralarda tabii, yagli pizzaya talimiz.

Pazar gunu de gittik Dupont Circle'a... Yaydik battaniyemizi, saatlerce oturduk, muzik kitap keyfi yaptik. Herkes oyle. Turkiye'den tek farki babam yasimda biyikli adamlar pijamalariyla gelip 10 tane cocukla mangal yakmiyor. Coplerini dag yapip oracikta birakmiyorlar. Halk demek baskalarinin ozgurlugunu mahvetmek demek degil. En son Fenerbahce Parkinda milleti bu igrenc haliyle gordukten sonra dedim burasi da gitmis, yazik... Ne o "halkin ozgurlugu"? Ne o "onlarin hakki"? Kardesim bu hak biraz daha edepli adabli olamiyor mu yaa?

Cimenlerde bayagi oturduktan sonra Asular bize katildi, yemege gittik. Hava muthisti, aksama dogru sicak da kesildi.

Harika bir haftasonu gecirmisim, yazinca hatirladim, mutlu oldum yine:)))))

Saturday, April 25, 2009

tracy anderson

http://www.tracyandersonconnect.com/


Madonna meshur etti, Gwyneth Paltrow unune un katti.

Kardio calistiriyor ve bunu bangir bangir muziklerle yapiyor. Agirilik olarak kadinlara 3 poundun uzerinde calistirmiyor. Kasli bir kadin vucudu degil guclu ve estetik kadin vucudu yaratiyor. Kendi vucudu da inanilmaz fit fakat boyle igrenc kaslarla dolu degil. Madonna ninkini nasil yola koyacak bilmiyorum:)))

Google video dan izleyin dicem ama Turkiye de you tube yasakli. Allahim ya boyle bi sey olabilir mi? Bu cagda internet yasagi!!!

Ipod a indiriceksiniz artik siteden satin alarak. Cok pahali degil.

Her gun yapsam bunlari ayyyyy ne muthis olur...

Wednesday, April 22, 2009

Earth day


Ayyy yazamadim bir turlu icime dert oldu. Laptop in internet baglantisinda sorun var, desktop ordegin muzikleri yuzunden coktu cokecek, acmamam gerekiyormus:)))

Night train to Lisbon isminde yeni bir kitaba basladim. Cok begendim. Felsefik bir kitap tam bana gore...

Diger ders kitaplarima devam...


Kendimi iyi hissetmesem de hissetmek icin zorluyorum. O kadar zorladim ki artik kendimi gercekten iyi hissediyorum. Bazi asmamiz gereken durumlar var. Mutlu olarak bunu yapmak istiyorum. Hayaaaat beni neden yoruyorsun??? Olsun herseye sukretmek gerek.



Bugun earth day. Martha bugune ozel program yapti, Oprah da ayni sekilde yapacak. Dunyayi seviyorum. Disney pictures in bugunle ilgili bir filmi oynamaya basladi. Mutlaka gitmek istiyorum. Belgesel... Hayvanlarin hepsine ama hepsine bayiliyorum, cooook seviyorum.




Friday, April 17, 2009

Yeter!!!

Yeter artik ya! Yeter be!!!!

Kardesim bir tane Islamci yok mu Ergenekon sacmasinin icinde yaaa? Bunlarin hepsi mi Ataturkcu?

Sabah aksam show olsun diye ibadet ediyor gorunurler, Turkan Saylan'a yapilanlar hangi dine sigar ya?

5 tane Turkan Saylan olsa bu ulke kurtulur. Deli sacmasi suclamalar. Kaciniz Turkan Saylan'in tirnagi olabilirsiniz acaba?

Dunya gorusu oldukten sonraya bagli olan kafayi ciziktirmis zavallillar bu dunyada o kadar iyilik yapan bir insana yaptiginiz kotulukler de sizi bulsun. Elimizden hicbirsey gelmese de kotu enerjimiz sizin uzerinizde olsun.

Allahim ya kendimi kaybediyorum artik boyle uc kurus akillilar karsisinda.

Saturday, April 11, 2009

Issiz Adam


Dun gece yalnizdim evde, "Issiz Adam"i seyrettim, tabii hickirik tufani sonunda... Uzun zamandir seyretmek istiyordum ama bir turlu denk gelmemisti. Inanilmaz cok begendim filmi. Bir konu bu kadar dogal, yapmaciksiz ve rahat mi anlatilir. Hepimizin hayatinda buna benzer seyler yasanmiyor mu, bazen issiz adam siz oluyorsunuz bazen karsinizdaki. Ama hakkini vermek gerek bu konuda erkeklerin uzerine de yok.


"It's not you, it's me" bunlar son tipik erkek lafi before being dumped.


Yalniz kizin ordaki en son hali, evlenmis, cocugu olmus ama kocasi biraz figuran gibi hayatinda. 'She moved on' demek istiyorsunuz da hala onu dusundugune gore... O kotu ya, gercekten, bunu annemle de konustuk bugun. Yani aklinda ihanet ediyorsa surekli kocasina! O yuzden evlenirken de hemen evlenmiceksin biraz firtinali birseyler yasicaksin kocanla, kavusamama durumu yasicaksin ki ancak ondan once yasadiklarininin uzerinde birsey olsun. Ask zaten kavusamama durumu diye bosuna demiyorlar.


Yani sonucta 'salak herif neden onca guzel seyi teptin' demek istiyorsun ama kiz da hala onu dusunuyorsa icten bir 'ohhh' diyemiyorsun. Belki de o yuzden film bu kadar vurucu.


'Babam ve Oglum' u cok agladigimdan dolayi sevmedim pek, durduramiyordum cunku kendimi, istemsiz olarak agliyordum. Bu ama cok farkliydi . Agladim ama sanki yasadiklarima agliyordum. Kendinden birsey bulmayan var midir bu filmde?


Bu arada film muzikleri kopardi tabii.


Bravo Cagan Irmak ya. Oyuncular da harika, abartisiz, dogal. Turk sinemasi inanilmaz bir yukseliste arkadaslar, butun guzel yonetmenlerimizi kutluyorum. Turk olmaktan gurur duyuyorum.






Friday, April 10, 2009

Kirleniyoruz!!!


Tehlikeli bir dunyada yasamaya baslamisiz. Bizim evrimimizi yanlis tarafa yonlendiren bir teskilatlanmanin icindeyiz. Boyle bilim kurgu kitaplarindaki gibi yazdigima bakmayin, soylediklerim gercek!


Amerika'da en cok tuketilen sey "misir". Kocanlarini kaynatip da yemek geliyor bizim aklimiza da isin ucu oyle degil. USDA'in yani Amerika Tarim Bakanligi'nin kurallari cercevesinde en cok alici bulan urun. Ne olursa olsun ciftciyseniz maliniz elinizde kalmiyor, satiyorsunuz. Sattikca zarar da etseniz(ki cogu ciftci zarar ediyor) bu donguden kurtulamiyorsunuz ve basliyorsunuz daha cok kazanmak icin daha cok ekmeye. Daha cok urun alabilmek icin bunlarin uzerine serpilen tarim ilacinin haddi hesabi yok. Bu tarim ilacli misirlar hayvanlara yem olarak veriliyor. Yani bunlari esas biz yiyoruz. Elde var birrr...


Burdan itibaren isin iki tarafi var, bir yedigimiz besili hayvanlara yem olarak verilen "misir" diger taraftan ictigimiz tum sodali iceceklerde ve yedigimiz nerdeyse her turlu islem gormus gidada yer alan "misir". Ben yemlik misiri anlatabilicem digerine gonlum dayanmiyor!!!


Inekler, koyunlar normalde ne yer, ot, di mi? Dusunun oyle hale getiriliyorlar ki misir yemek durumunda birakiliyorlar. Oyle evrimlesmeye zorluyoruz. En ucuz uretilebilinen sey misir cunku. Hayvanlarin bunyeleri tepki veriyor ama dinleyen mi var?? Normalde mideleri bizim midemiz gibi asit icermiyor, o yuzden de misirin asidi vucutlarinda sindirilmiyor, bunun da kolayini bulmuslar. Antibiyotiklerle beraber veriyorlar misiri. Daha kolay sindirsinler diye degil asitten dolayi patlayan karacigerlerinde iltihaptan olusan bakteriler hayvani oldurmesin, kesilene kadar idare etsin diye. Bu arada verilen antibiyotiklerin de haddi hesabi yok, bunlari yiyince biz de bu antibiyotikleri almis oluyoruz dolayisiyla. Her gun antibiyotiklere direncli mikroplar nerden turuyorun en kisa cevabi iste. Elde var ikiiiii...


Eskiden besili hayvanlar 6 - 7 senede olgunluga erisip kesilirken simdi verilen buyume hormonlariyla 15-16 aylikken kesiliyor. Bu arada bu buyume hormonlarini da biz bir guzel yiyoruz. Bir suru garip gurup hormonel sorunumuz nerden cikiyor, iste burdan. Elde var uuuc...


Bu hayvanlar birbirne bitisik yasiyorlar omurleri boyunca, tabii ona omur denirse... Yedigi yere siciyorlar, pislik denizi oluyor. Burda da bir suru mikrop ve bakteri. Peki bunlari nasil etkisiz hale getiriyor insanoglu??? Evet bildiniz, antibiyotiklerle. Al sana baska bir grup antibiyotik daha, bunlari da yiyoruz dolayli olarak. Elde var dortttt...


Biraz icimizi kararttim ama bununla da bitmiyor. CAFO denen bu endustriyel mezbahalarin sinirlari icinde boyle uzaktan dogal gol gibi duran daha yanina giderken bir garplik oldugunu kokudan anladiginiz havuzcuklar var. Baliklar oynuyor mis gibi sularda demek isterim tabii ama maalesef, hayvanlarin pislikleri bas edilemeyecek gibi oldugundan(tonlar konusuyor) buraya aktarmak zorunda kaliyorlar. Burda bok havuzu oluyor. Bu havuzlar likid tabii, oldugu yerde oyle durmuyor, yerin altina siziyor. Boylece yer alti sulari hormon, bakteri, antibiyotik ve mikrop karisimi bu seylerle kirleniyor. Elde var beees...


Tabii bunla da bitmiyor:))) Artik sinirden guluyorum. Bu pislikler bu havuzlarda daha da cok birikince bunlari en yakin dereye bosaltiyorlar. Sonra denizlerimiz, okaynuslarimiz niye kirlendi? Mercury(civa) seviyesi neden yukseliyor? Balik cikmiyor, olan balik neden zehirli hale geliyor, al bunlarin cevabi da burda. Elde vaaar altiii...


Daha neleri neleri var da anlatamicam icim daraldi!!!





Wednesday, April 8, 2009

Bakteriler


Cok yakinda gazeteler sayfa sayfa yazacak;


Bakterilerini tani, onlari sev:)))


Trilyonlarca bakteri yasiyor vucudumuzda. Hatta Scientific American'da okudugum kadariyla insanlarin hicbirinin bakterisi birbirinin ayni olmadigi gibi turlu turlu degisik isleyisler de bu bakterilere bagliymis. Mesela helicobacter pylori isimli ulser yapan bakteriyi tasiyanlarda daha az astim goruluyormus. Bu bakteriler vucudun metabolizmasinin hizli calisip calismamasini da etkiliyormus. Kilo problemi olanlar dikkat!!!


Nasil beynimiz tamamen bize ozguyse, bagisiklik sistemimiz de oyle. Bunun dayanagi bakterilerimizin farkli olmasi. Anne sutunun bebek icin ne kadar onemli oldugunu orda burda okuyoruz. Anne sutu o kadar degisik bakterilerle donatilmis ki bebekler dogdugunda bagirsaklarinda hicbir bakteri barindirmadiklari icin bunlar bir nevi asi vazifesi goruyor.


Iyi bakterilerimizi artirmanin bir yolu yogurt ve kefir. Sutten artik medet umamiyoruz cunku pastorize edilmis sutteki tum yararli bakteriler de vefat ediyor:)) Organik yogurt, evde yaptiginiz yogurt en iyisi, bunu hep tekrarliyorum. Ozellikle Turkiye'de son zamanlarda yogurda katilan kimyasallarini haddi hesabi yok. Burda farkli mi, hayir, belki daha beteri, ama ben de organik yogurt kullaniyorum.


En son antibiyotik kullanimina dikkat cekmek istiyorum. Kas yaparken goz cikartiyoruz en kucuk soguk alginligina dahi antibiyotik kullanmakla. Bunlar onune ne gelse, yararli yararsiz demeden biciyorlar, sonunda da bagisiklik sistemimizin temeli guzel bakterilerimiz gidiyor. Bir ay aliyor onlari yerine koyabilmek. Antibiyotik kullanirken yogurt yemeye dikkat edelim en azindan!!!


Tuesday, April 7, 2009

VA Harbour












Haftasonu Kivanc, Asu, ben, Ordek ve Armut VA Harbour'a gittik. Guzel bir yer yapmislar. Orda oturmak ister miyiz istemez miyiz karar veremedik. Biraz uzak bir yer. Benim arabam yok. Araba almayi da hic dusunmuyorum hybrid bile olsa. Malum bir de sehirde oturmayi seviyorum, sehir olacak ama ayni zamanda tabiatin kucaginda olacak, cok yakinlarinda bir tane kitapci mutlaka ve mutlaka bulunacak. Benim kistaslarima uyamadi bu guzel yer. Hersey var kitapci yok!!!

Orda uzun uzun yurudukten sonra Asularin sitesinde barbeku yaptik. Cimenlerin uzerinde sokak lambalarin altinda, biz popoyu kaldirana kadar vakit hayli gec olmustu.


Bu arada yeni ders kitaplarim geldi. Onun heyacinindayim son dort bes gundur. Elimdeki kitabi bitirdim, muthis bir kitapti, herkese okumasini tavsiye ediyorum. Bu son gelen ders kitaplarimin arasinda Omnivore's Dilemma da var. Yazari Michael Pollan. Gecen ay alliym mi almiym mi diye Borders ta surekli baktim durdum bu kitaba. Okumak istedigim bir kitapti cunku... Ders kitaplarimla gelince nasil mutlu oldum. Cok basit seylerle mutlu olabilmemi cok seviyorum, kitaplara bayiliyorum.

Saturday, April 4, 2009

Bahar


Atin kendinizi disari!!! Hava inanilmaz guzel. Bahar geldi!!! Cicekler, agaclar, o koku... Rutin cumartesi yuruyusumu yaptim bugun, rutin sinema sefami yerine getirdim sonra, Sin Nombre'yi seyrettim... Donerken Chipotle'den kocaman bir burito aldim, eve geldim onu afiyetle yedikten sonra kitabimi elime aldim, okurken okurken uyumusum... Kalktigimda cayi atese koydum, bir kupa cay esliginde web de surf yapmaya basladim. Aksam askimla disari cikariz ben de o zamana kadar zindeligime kavusmus olurum, bugun yurumeyi biraz abartmisim da cicegi bocegi incelerken...

Saudi Kral ve Obama


Bu nedir? Bence onumuzdeki gunlerde daha cok tartisilicak... Yani sen Ingiliz Kralicesi'nin onunde egilme, git Saudi Arabistan Krali'nin onunde yerlere kadar egil??? Nedir bunun anlami??? Bir aciklama yapilmasi gerek Beyaz Saray'dan ama ne kadar aciklansa bos...

Friday, April 3, 2009

Bir Cuma...


Bugun Cuma, haftasonuna saatler var. Haftasonu icin bir planim, planimiz yok. Eskiden daha fazla plan meraklisiydim, hayat bana her gunun her haliyle guzel olmasi gerektigini ogretti. Istersen ogrenme:)))


Hepimizin yasam boyu karsilastigi zorluklar oluyor. Kimse feci mutlu degil. Bazen, normal normal yasarken oyle birseyle karsilasiyorsun ki onu asmak icin aslinda ne kadar guclu oldugunu ogreniyorsun. Guclu deken hicbir seyden korkmamayi kastetmiyorum. Korku hepimizin icinde ama o korkunun uzerine gidebilmek onemli.


Ilk asama kabullenmekten geciyor. Kabullendikten sonra savasmaya basliyorsun. Oyle birsey yokmus gibi hareket ettiginde sadece zamani erteliyorsun. Aslinda oyle ya da boyle hepimiz birer savasciyiz. Mutlu olmak icin cirpinan savascilar...Hayat dedigin nedir ki?


Gecen aksam, hava geceye donerken, Dupont Circle'in ortasinda herkesin oylesine takildigi, sade ve takintisiz bir parkta bir bankta ordekle otururken, icimden soyle gecti. Hayat bu an iste, ne fazlasi ne azi. Daha fazlasini beklemek huzursuzlugunu da beraberinde getiriyor. Spirituel kitaplarin hepsinde, "an"da olmak denen sey o iste... O an mutlu musun, huzurlu musun. Daha fazlasini ele gecirsen ne gecirmesen ne... Ama hepimizin idrak seviyesi farkli, biz bu okulda egitime gelmek icin gonullu olduk, sadece maceradan ibaret degildi, dunya yolculugumuz. Bilinc ve idrak seviyemizi ustlere tasiyarak enerjimizi yukseltmek... Ve Tanrinin bizden istedigi tek sey var; mutlu olmamiz...





Wednesday, April 1, 2009

cosmeticsdatabase


Harika bir site kesfettim! Aslinda Amerika'da cok ses getiren sitelerden biri olmus. Kullandiginiz her turlu kozmetik malzemesinin size verdigi zarar konusunda bilgi sahibi oluyorsunuz. En pahali urunler en iyidir diye birsey yok, onlarin da aralarinda muthis zararlilar var. Bu zararli maddeler bizi hasta ediyorlar. En kisa anlatimi bu. Biraz daha bilinc diyorum!!!



Fazil Say'in mektubu

Surekli politika ile ilgili birseyler yaziyorum ama yazmak zorunda hissediyorum kendimi... Turkiye cok zor bir donemecte, kaybedilmis degil ama kaybedilebilir. Tarihte kaybedilen ornekler cok ama kazanilan sadece Turkiye, o da Kurtulus Savasiyla...Ataturk gibi biri dunyada bir kere gelir, o yuzden gercekci olalim. Bu sefer hepimiz birseyler yapmaliyiz. Benim burda Obama'ya attigim faxin, mektubun, emailin haddi hesabi yok. Belki okursa diye... Herkes birseyler yapsin elinden geldigince... Fazil Say'a destek veriyorum. Su anda yapilmasi gereken Deniz Baykal'in defolup gitmesi!!! Gidene kadar protesto edelim, diktator mu bu adam neden indirelemiyor asagi?

Protestomu yineliyorum;

DENIZ BAYKAL DEFOL GIT!!!