Tuesday, June 9, 2009
Yagmur
Monday, June 8, 2009
NBA heyecani

Sondan basliyorum; Magic ve Lakers arasinda oynanan NBA finalinden. Hido sahanin yildiziydi, yemin ederim abartili olacak belki ama tuylerim diken diken olarak bir mac izledim. Lakers i da hic sevmiyorum bu arada, kardesim birak bu sene de Magic sampiyon olsun ya. Hido Kobe'nin elinden kac defa top aldi, oyunu dondurdu ama tabii bir tek HIdo'yla olmuyor. Biz artik yerimizde hop oturup hop kalktik. Bir arkadasimizda seyrettik maci, stress yuzunden Pazar aksami biraz calkantili gecti. Ben maci, Ordek beni izledi, ikide birde bagiriyor 'heyecanlanma' diye:)))) Hido'nun Efes'te caylak oldugu gunleri yad ettik, macin bitmesine dakikalar kala girerdi, Aydin Ors sans verirdi oyunun son bolumunde rahat maclarda. Nerden nereye yaaa? Hem Efes'e bravo cunku bizim cocuklara yeni bir vizyon olusturdu hem de Hido'ya. Spikerlerin agzindan Turkoglu ismi dusmuyor. Kobe'yle karsilastiriliyor surekli. Jack Nicholson hemen tebrik etti, rakip takimin manyak bir fani olmasina ragmen. Simdi next game is on Tuesday. Bekliyoruz bakalim. NBA'ye bayilirim ben ama bu sene harika otesi Hido yuzunden:))))
Dun Iskender yemeye gittik. Fena degildi. Ondan once yuruyus yaptik. Sonra Robeks e gidip ozel meyva suyu yaptirdik. Eve geldik biraz dinlendik, aksam balkonda tost ve cay keyfi...
Bu arada esyalari craigslist e koyduk, bu aksam birileri gelecek, umarim hemen satilir.
Friday, June 5, 2009
Sukur
Sahip olduklarimdan dolayi tesekkur ederim Allahim, sonsuzlugum, evrenim...
Wednesday, June 3, 2009
Yeme icme
Sabahtan yediklerim incir cekirdegini doldurmaz. Maydanozlu peynirli omlet, karpuz, findik, ceviz, uzum, iki ucgen peynir, sardine konservenin yarisi(bu da smoked oldugu icin bayila bayila yiyemedim), green juice ve su. Aksam da mercimek yaptim yalniz yaparken kusma tehlikesi atlattim. Kiymayi kavururken midem alt ust. Buranin etine alisamadim bir turlu, kokuyor ya. Bu aldigim da grass fed o da baska kokuyor. Zaten oyle deli gibi et tuketmiyoruz ama yani yakinda kokudan hic tuketmicem ben sahsen. Yemek de lazim, etten aldigin demiri diger sebzelerden tam alamiyorsun, vucudun absorbe etmiyor ayni miktarda alsan da!
Aksama meyva(uc cesit daha yemem gerek) ve yogurt ihtiyacimi da karsilamam lazim. Yogurtsuz bir hayat dusunemiyorum.
Bu arada veganlar nasil yasiyor ya, sut yok, yogurt yok, yumurta yok, et yok. Etsiz belki yasayabilirim ama digerleri olmadan cok zor.
Saturday, May 30, 2009
Hayaaaaaat
Universite harikaydi, kafama gore yasadim, bir de okuldan en yakin arkadasimla ayni sinifa dusmusuz:))) Harika bir dort seneydi. Ne manyakliklar yaptik, ne gezdik, gezmeye doyduk. Universite bittikten sonra ikimiz de gece hayatina uzak durduk cunku bikmisiz. Limit dolmus:)))
Amerika ya gelmeye karar verisim de oyle. Birdenbire apar topar. Karar vermisim ben gidicem. Ondan once annem agzimi yokluyor, kizim gitmek ister misin diye. Yok. Onbes gun icinde ben vizemi mizemi aldim, annemin arkadasinin yanina geldim. Yalniz sehir degistirmeyi bile dusunmezken, alakasizca bilmedigin bir ulkeye gel yerles. Sonra is buldum, turist vizemi is vizesine cevirdim. Bir sene icinde de evlendim. Evlenme tarihini de bir gun onceden belirledik, millete telefon actik, biz yarin evleniyoruz, gelmek ister misiniz diye??? Hayatim boyunca dugunlerden nefret eden ben tam kendime gore bir cilginlikla evlendim. O aksam bize surpriz bir parti yapmislardi ve tam bir surpriz olmustu, usenip cikartmadigim beyaz coraplar basima bela oldu:))))
Sonrasinda hayatin getirdigi aci spontanelerde de yine kafama gore davranmak zorunda kaldim. Gectikten sonra unutuluyor:))) Ordek le basbasa verdik, agladik gulduk ama birakmadik. Ettigimiz ve bizi sevenlerin de ettigi dualar olmasa olmazdi.
Torpulene torpulene daha toleransli oluyorsun sonunda isik olsun da...
Wednesday, May 27, 2009
Dekorasyon cilginligi








Evi tekrar dekore etmeye karar verdik, oyle sifirdan beni bastan yarat durumu olmayacak ama bayagi degisecek... Yine kesinlikle renkli olacak, Ordek cok cok ucuk bir sey istiyor, her renk olsun gibi ama sonra da 'offf yoruldum' der miyiz diye korktuk. Biraz geri cekildik. Su anda kirmizi hakim, bakinca cok seviyorum, kirmizi beni mutlu ediyor ama artik koltuklarin hali dermani kalmadi. Oturunca rahat edemiyorum da icine gomuluyorum gibi oluyor. Iskandinav minimalist tarziyla vintage tarzi birseyler olsun istiyorum, bir de ruhu olsun. Mesela simdiki neseli geliyor bana, optimist:))) Bir suru design bloglarina baktik, harika dekorasyonlar var, duz renk olanlar ve cok derli toplu olanlar haric manyak guzel. Masa disinda herseyi craigslist e koyucaz. Umarim satilir. Masamizi satmayi dusunmuyoruz cunku guzel bir masa, eger kucuk bir yere gececek olursak bunu satip kare almayi planladik. Sandalyeleri degistirip beyaz alicaz. Haftasonu, ptesinin de tatil olmasi sebebiyle sirf mobilyacilari dolasmakla gecti. IKEA dan yine birseyler almak zorunda kalicaz, TV sehpasi gibi ama istedigimiz low sehpalar orda yok mesela, ya da degisik tarz bir koltuk. Yeni bir mobilyaci bulduk, Tolga onerdi daha dogrusu, crazy bir dukkan, fiyatlari da bir o kadar guzel tabii. Koltuklari ordan alicaz ama sanirim. Bir de kocaman soyut bir tablo, en sevdigim sey, bakinca mutlu olabilecegim renkli, kocaman(soylemis miydim) resimler. Dekorasyon dergilerine baktigimda da hep boyle devasa tablolar goruyorum, (onlardan mi etkilendim???), resim beni mutlu ediyor, hep etmistir. Klasik tarzi takdir ederim ama benim gonlum modern de, expressionistlerde ozellikle. Yatak odasini kucuk kucuk foto ve resim cerceveleri, benim yaptigim soyut resimlerle dosedik. Oraya da kocaman bir tablo astik, yatagin basina, degisik birsey. Ordek her seferinde harika diyor, onun sanat sevgisinin gelismesi beni cok mutlu ediyor:))))
Bir de TV almamiz gerek:((( Zaten hersey boyle basladi! Guzel televizyonumuz bozuldu, nasil seviyordum onu, bozulunca uzuldum, benim nazarim degdi, ne guzel gosteriyor diye diye...Bu sefer bu kadar kocaman bir sey almicaz, LEAD diye birsey varmis bana gore plazma... Ordek plazmalar kalkti artik dedi. Ne zaman kalkti ya?
Bir de bu sefer kutuphanem buyucek!!! Buna nasil seviniyorum. Kitap deliligimi Ordek 6 yilin sonunda kabul etmek zorunda kaldi. Her yerde bir tane kutuphane olabilir:)))
Bloglardan bir kac tane ekleme yapiyorum. http://www.apartmenttherapy.com birinci, freshome.com ikinci favourite site im.
Bu arada Nil Karaibrahimgil'in yazisini okuyun. Harika hissediyorsunuz sonunda!!!
Wednesday, May 20, 2009
Hayat
optimism (boyle olmasi icin polyanna yi oynuyoruz ama gucunu kaybediyor bir yerde fakat tekrar tekrar buna donuyoruz:)))
pessimism (neden olmuyor, allahim olsun olsun diye tepindigimiz zamanlar, depresif ruh hallerimiz)
realism (kabullenis gibi, kabullenip yolumuza devam etmek ama hic vazgecmemek, bu sure zarfinda yukardaki ikisinde gidip gidip gelmek:))))
Monday, May 18, 2009
Takvimden aci bir yaprak

Turkan Hoca'yi kaybettik. Ne kadar uzuldugumu anlatabilmem mumkun degil!!! Son yapilanlar ne kadar haksiz, asagilik ve adiceydi!!!! Sonsuzlukta onun ruhu ne kadar engin digerlerinin ki ne kadar cuce.
Seni cok sevdik, saydik, giptayla baktik; hemcinsin olmaktan, senin gibi Turk olmaktan gurur duyduk Hocam. Ruhun sad olsun.
Friday, May 8, 2009
Frustrations

Bazen yasamayi bir kenara birakip oldugum yerde duruyorum. Surekli kendi etrafinda dondururler de biraktiklari zaman deli gibi basin doner ya onun bir degisik hali...
Night Train to Lisbon'da gecen bir paragrafla ilgili bu hafta ne kadar cok dusundum. "Hayal kirikliklari gercek seni ortaya cikarir. Karakterinin derinliklerini, sakli taraflarini..." Hersey gulluk gulistanlik giderken ben cok olculu davranabiliyorum ama bu ben miyim ya da hayat hep gulluk gulistanlik mi? Eeee degil iste... Olcuyu kacirdigin zamanlarda bu da benmisim diyorsun ama sanki yabanciyla karsilasmis gibisin. Dagin basinda Buda olmak kolay da insanlarin arasinda challenge gibisinden birsey bu...
Bir Yay burcu olarak hayatim felsefeyle gecti benim. Neden burdayiz, nicin yasiyorum, anahtar nedir, kendimi seviyor muyum, neden ben benim de sen sensin? Bu sorularla yogruldum ben. Demek ki ben bunu ogrenmek icin yasiyorum dedim sonunda.
Yay burclarinin en buyuk ozelliklerinden biri de huzursuz olmalari. Ruhumu huzura kavusturmak icin her gun calisiyorum ben, calismazsam isin icinden cikamiyorum. Hayat da yardim ediyor sagolsun:)))
Amerika'ya gelmem, burda yasamam zaten yeterince ilgincti. Son bir bucuk senedir icinde bulundugumuz durum da bana aslinda istediginde herkesin guclu olabilecegini ispatladi. Bizim karsilastigimiz bu, senin karsilastigin bambaska, digerinin ondan baska... Deli gibi uzuldugun durumlardan sonra Allahim ben bir daha duzelemem diyorsun ama sonra bir bakmissin umut yine yesermis. Ipleri birakmamak galiba onemli olan. Hayal kirikliklariyla anliyorsun ki "Bu da gecer"
Hepimiz guzel gunler gorelim, hayatimiz yasamaya deger olsun, mutlu ve huzurlu en basta saglikli olalim. Huzurla kahakaha atabilelim... Iyi ki yasadim diyelim. Keske olmasin hic bir mevsimde. Rollere burunmeyelim, kendimizi kendimiz gibi korkusuzca, huzurla yasayalim. Evren bize hep guzellikler gostersin... Buna degsin!!!
sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
işin kolayına kaçmadan ama
gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
ne de ak örtüde elmaların
ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini
sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
1961 yazı ortalarında Küba'nın resmini yapabilir misin
çok şükür çok şükür bugünü de gördüm
ölsem de gam yemem gayrının
resmini yapabilir misin üstat
Nazim Hikmet Ran
Tuesday, May 5, 2009
Genetigi Degistirilmis Urunler

Genetigi degistirilmis urunler!!! Bilim yaratti bu belayi, bilim adamlarinin bulusu. Ama maalesef bu sefer hayrimiza degil. Belki de sonumuz bundan olacak...
Patatesi dusunun, organik degil de kimyasallarla yetistirilmis. Eve geldiginde biz yikariz, soyariz ki kimyasallardan ve mikroplardan aridiralim diye... Genetigiyle oynandiginda ise bu sansimiz dahi kalmiyor cunku butun o tarim ilaclarini patatesin her bir hucresine enjekte ediyorlar, tek tek yapmiyorlar tabii bunu, tohumlarin DNA'siyla oynuyorlar ve patatesin patateslik ozelligi kalmiyor. Al tarim ilacini, likir likir ic ayni hesap. Korkutucu olan tarafi daha henuz bunu ortaya cikaran kapsamli arastirmalar da yok, yalniz son zamanlarda cocuklarda inanilmaz artan oranlardaki kanser vakalari bunun gizli belgesi. Farelerde yapilan deneyde hayvanlar bunu yediklerinde ozellikle de cigse on gun icinde gidiyorlar. Dalak, karaciger falan iflas... Pismisse 110 gun yasiyorlar, bu da insan omrunde 10 seneye takabul edermis.
Amerika'da ozellikle misir, soya ve kanola bitkisinin aklasik %70'nin genetigiyle oynanmis. Simdi acin bakin satin aldiginiz bir urunun 'icindekiler' kismina bu uc tanesinden birini illaki bulacaksiniz. Tarim politikasi dogrultusunda bu uc urunu herseye kakaliyorlar. Ictiginiz mesrubat, kola, gazoz da high fructose corn syrup diye gecer. Sekeri uc misli tatli yapmak icin bulunmus bu yontem obezitenin de bir numarali nedenlerinden...
Oyle zor bir durumdayiz ki hem organik alicaksin herseyini hem de organik olduguna inanacaksin. Turkiye'de denetim yok! Burda var da ne oluyor, bir suru alaveresi dalaveresi var olayin. Neyse ki bu sivil toplum kuruluslari burda etkili kucucuk de olsa birseyler degisiyor.
Tohum endustrisi oyle bir pazar haline gelmis ki kucuk ciftciye goz actirmiyorlar. Bunlarin sattigi genetigiyle oynanmis steril tohumlar. Bir sene ekiyorsun oburku sene bastan yeni tohum alman gerek cunku o tohum doga yasalarina tamamen zit olarak tekrar dollemiyor kendini.
Hayvanlar genetigiyle oynanmis yemlerin yanina ugramazlarmis ancak zorla yedirtiliyorlar. Onlari da biz yiyoruz. OFFFFF
Genetigiyle oynanmis urunun boyle olup olmadigini disardan tuketici olarak anlamamiza imkan yok. Amerika'da bu tip urunlerin uzerinde etiket de yok, bir cok ulkede varmis. Turkiye'de de rastlamadim ben, kucuk Amerika ne de olsa:((((
http://www.truefoodnow.org isimli siteye bir goz atin derin, cok ilginc bilgiler iceriyor!!!
Monday, May 4, 2009
Environment Friendly

Pazar gunu yaptigimiz diger bir aktivite de evde Samy nin yemedigi mamalari ve kalmis ekmekleri kuslara atmak oldu. Ortada kus yoktu tabii yagmur yagarken, sanki ilaclama yaparmis gibiydik, Ordek arabayi kullaniyor, ben bagiriyorum"yanas, yanas", arabayi kaldirima, yesilligin kenarina suruyor, ben bir avuc vitaminli mamayi savuruyorum. Arkamizdaki arabalar bunlar ne yapiyor diye merak etmistir. Aslinda polis molis durdurabilir diye de odum koptu. Anlat icindeki hayvan sevgisini adama on saat anlatabilirsen. Birkac yil once ormanda elimde agaclarla ilgili kitap, dolasiyoruz, hemen gorevli geldi, sorguladi resmen, ne yaptigimi anlamak icin. Adama agaclari sevdigimi ve isimlerini ogrenmek istedigimi soyledim ama tabii bununla ilgili besyuz soru sordu.
Ordek beni doga manyagim diye seviyor zaten, ben de diyorum ki bak bana en buyuk kiratli pirlanta yuzugu alsan ben sevinmem bir de kizarim ama beni cayira cimene gotur bana en buyuk hediyeyi verirsin, bu kadar bedava baska nerde sevgili bulacaktin? :))))
Saturday, May 2, 2009
Ben ve yabanci bir sehir
Bu ulke bence herseye inanabilmeyi beraberinde getiriyor. Hicbirseye sasirmiyorsunuz, hicbirsey size cok tuhaf gelmiyor. Bakis aciniz gelisiyor. Benim hala bazi fikirlerim domestik bunu kabul ediyorum ama gelisiyor iste...
Sonra daha bir rahatliyorsunuz, guzel gorundugunuz zaman onu da seviyorsunuz ama sadece esofmanlarla oldugunuzda da aman ben napiyorum demiyorsunuz?
Bir duzeni var ya iste buna cok fena alisiyorsunuz. NY icin konusamam ama DC'de hersey duzenli, pacoz ve cok tehlikeli sokaklari da var ama onun gerisinde her yerde rahatsiniz.
Tepenizde sort giyseniz kimse aaa napmis diye donup bakmaz artik Istanbul'da bunu yapamaz hale geldik ve bu da ozlem olusturdu.
Yalniz da mutlu olabiliyorsunuz. Ben bu sehri hafta ici ve Pazar haric cogu haftasonu yalniz yasadigim icin bunu ustune basarak soyleyebilirim. Mesela yalniz sinemaya gitmenin ne kadar zevkli oldugunu, basibos sokaklarda yalniz dolasmanin ayri bir ozgurluk verdigini ben burda kesfettim. Onume kahvemi alip bir cafede saatlerce yalniz takilmaktan ben burda haz duyar oldum. Ama sunu da belirtmem gerek Ordegim olmasaydi ben bu ulkede bir ay durmazdim.
Aklima geldikce yazarim bu konuyla ilgili ara ara...
Wednesday, April 29, 2009
cReEp
Tuesday, April 28, 2009
Mercimek Koftesi

Mercimek koftesini hayatimda ikinci yapisim. Birincisi fecii idi. Ikinci yaptigimda tarifi kendime gore modifiye ettim ve inanilmaz oldu. Su anda da duba gibiyim aksama birsey yiyemem, hem yaptim hem yedim...
Tarifi internetten google yaparak buldum ama kendime gore degistirdim.
1 su bardağı kırmızı mercimek
2 su bardağı ince (koftelik) bulgur
4 bardak su
1 buyuk baş kuru sogan
1 yemek kaşıgı tepeleme domates salçası
1 yemek kaşığı tepeleme biber salçası
1 çay bardağı zeytinyag
2 tatlı kaşığı tuz
1 tatli kasigi kirmizi biber
1 tatli kasigi kimyon
1 demet yesil sogan
1 demet maydanoz
Yapimina gelince;
Oyle kocaman bardak kullanmicaksiniz olcu olarak bu birrrr. Ben ikea dan aldigim kulplu cam cay kupalarini kullandim. Hani cayi buyuk bardakta getirirler ya yanda sapi vardir, onun gibi...
Litre diyordu tarifte olctum 4 bardak yapti. Mercimekleri yikayip 4 bardak suyla kaynatiyorsunuz yani. Kapagini kapatmayin.
Sonra yine ayni bardakla kocaman kasenin icine iki bardak ince bulguru koyuyorsunuz. Mercimekler iyice yayilinca ama corba gibi de darmadagin olmadan atesten alip bulgurun ustune koyuyorsunuz, unutuyorsunuz. Bulgur sisiyor orda. Bekleyin 40 dakika uzerini kapatip...
Diger tarafta sogani kucuk kucuk dograyip zeytinyaginda pembe olana kadar kavuruyorsunuz. Uzerine salcalari ekliyorsunuz. (Tarifte su falan koyuyor ben koymadim. Sonra salcalari birer kasiga indirdim.) Ceviriyorsunuz pisirine kadar.
Pistikten sonra 40 dakika beklettiginiz ve artik kendini iyice cekmis olan mercimek bulgur ikilisine ekliyorsunuz. Bu ikili hala vicik vicik suluysa biraz daha bekleyin ama 40 dk yeterli normalde. Uzerine cigden butun tuzu, baharati ekliyorsunuz. Maydanozlari ve yesil sogani cig kucuk kucuk dogruyorsunuz. Onlari da ekliyorsunuz. Basliyorsunuz karistirmaya, sicaksa bir kasikla karistirin once sonra soguyor zaten yavas yavas.
Inanin harika oldu. Ben ki bir daha mercimek kofte yapmam diyordum ilk husranimdan sonra...
Fotoyu iphone dan cektim, cok iyi cekmiyor ama artik idare edin!!!
Inanilmaz yararli bir yemek bir kere. Mercimek protein deposu ve kaliteli protein. Enerjinize dikkat edin, sabah ya da ogle bu tip bir protein yediginizde cok yuksek olur. Kolestrolu dusuren fiber iceriyor. Kan sekerinizi normal seviyeye dusuruyor fiber yagli birsey yediginizde. Kendinizi yorgun hissetmiyorsunuz, kan sekeriniz de roller coaster gibi bir asagi bir yukari inip cikmiyor. Ayni zamanda mercimek onemli bir B vitamini kaynagi. Strese karsi B vitamini cok onemli.
Nisan Haftasonu....


Cumartesi evdeydim, ders calistim. Aksamina Ordegin organizasyonunu da yaptigi GW universitesi partisi vardi. Asularla gittim ben. Ordek onden gidip tum sistem olaylarini hallediyor. Cok eglendim, costuk ama ne cosmak hem de hic icki icmeden. Ordan Georgetown'a, gece gece pizza yedik. Bizdeki gibi durum yok buralarda tabii, yagli pizzaya talimiz.
Pazar gunu de gittik Dupont Circle'a... Yaydik battaniyemizi, saatlerce oturduk, muzik kitap keyfi yaptik. Herkes oyle. Turkiye'den tek farki babam yasimda biyikli adamlar pijamalariyla gelip 10 tane cocukla mangal yakmiyor. Coplerini dag yapip oracikta birakmiyorlar. Halk demek baskalarinin ozgurlugunu mahvetmek demek degil. En son Fenerbahce Parkinda milleti bu igrenc haliyle gordukten sonra dedim burasi da gitmis, yazik... Ne o "halkin ozgurlugu"? Ne o "onlarin hakki"? Kardesim bu hak biraz daha edepli adabli olamiyor mu yaa?
Cimenlerde bayagi oturduktan sonra Asular bize katildi, yemege gittik. Hava muthisti, aksama dogru sicak da kesildi.
Harika bir haftasonu gecirmisim, yazinca hatirladim, mutlu oldum yine:)))))
Saturday, April 25, 2009
tracy anderson
Madonna meshur etti, Gwyneth Paltrow unune un katti.
Kardio calistiriyor ve bunu bangir bangir muziklerle yapiyor. Agirilik olarak kadinlara 3 poundun uzerinde calistirmiyor. Kasli bir kadin vucudu degil guclu ve estetik kadin vucudu yaratiyor. Kendi vucudu da inanilmaz fit fakat boyle igrenc kaslarla dolu degil. Madonna ninkini nasil yola koyacak bilmiyorum:)))
Google video dan izleyin dicem ama Turkiye de you tube yasakli. Allahim ya boyle bi sey olabilir mi? Bu cagda internet yasagi!!!
Ipod a indiriceksiniz artik siteden satin alarak. Cok pahali degil.
Her gun yapsam bunlari ayyyyy ne muthis olur...
Wednesday, April 22, 2009
Earth day


Friday, April 17, 2009
Yeter!!!
Kardesim bir tane Islamci yok mu Ergenekon sacmasinin icinde yaaa? Bunlarin hepsi mi Ataturkcu?
Sabah aksam show olsun diye ibadet ediyor gorunurler, Turkan Saylan'a yapilanlar hangi dine sigar ya?
5 tane Turkan Saylan olsa bu ulke kurtulur. Deli sacmasi suclamalar. Kaciniz Turkan Saylan'in tirnagi olabilirsiniz acaba?
Dunya gorusu oldukten sonraya bagli olan kafayi ciziktirmis zavallillar bu dunyada o kadar iyilik yapan bir insana yaptiginiz kotulukler de sizi bulsun. Elimizden hicbirsey gelmese de kotu enerjimiz sizin uzerinizde olsun.
Allahim ya kendimi kaybediyorum artik boyle uc kurus akillilar karsisinda.
Saturday, April 11, 2009
Issiz Adam

Friday, April 10, 2009
Kirleniyoruz!!!

Wednesday, April 8, 2009
Bakteriler

Tuesday, April 7, 2009
VA Harbour

Saturday, April 4, 2009
Bahar

Saudi Kral ve Obama
Friday, April 3, 2009
Bir Cuma...

Wednesday, April 1, 2009
cosmeticsdatabase

Fazil Say'in mektubu
Protestomu yineliyorum;
DENIZ BAYKAL DEFOL GIT!!!
Monday, March 30, 2009
Demir

DENIZ BAYKAL DEFOL GIT!

Saturday, March 28, 2009
Herseyden azar azar

Friday, March 27, 2009
Fark 1
Thursday, March 26, 2009
Yeter!!!
DEFOL GIT!!!
Karsiliksiz vermek...
Wednesday, March 25, 2009
Kisisel Boykot!!!
Tuesday, March 24, 2009
Kriz hatti
Monday, March 23, 2009
Armut

Friday, March 20, 2009
Dogum gunu...
Thursday, March 19, 2009
This Moment on Earth

Wednesday, March 18, 2009
AIG & bonuses
Su bilgiye de etkilemek de yarar var, AIG sadece Amerika icin degil dunya icin de cok cok onemli bir sigorta sirketi. Batmasi Almanya'da Deutsche Bank'tan Singapur'daki bireysel sigorta yapan bir cok sirketi de kotu etkileyecek. Sevgili Ilhan Uludag Hocami, burdan tekrar rahmetle aniyorum, "too big to fall" kuramini ogretirken yuksek lisans derslerinde agzimiz acik dinlerdik onu! AIG o kadar kocaman ki batmasi dunyayi batirir, ne yapip edip kurtaricaklar, ama kanli mi sanli mi olacak, orasini gorucez!!!
Tuesday, March 17, 2009
Puslu bir haftasonunun ardindan
Saturday, March 14, 2009
Chimerasim

Wednesday, March 11, 2009
Yogurt

Ayrica her gece yatarken whole foods tan aldigim kefir ve organik yogurtla ayran yapiyorum bir bardak kendime, bir bardak askima. Yogurdun yararlari cok fazla ama evde yaptiysaniz daha da fazla. Ben evde yapmaya usenip organik aliyorum, turk yogurdunun tadina benziyor.
Gecen gun Gungor Uras'in Turkiye'de yogurt uzerine yapilan oyunlarla ilgili bir yazisi vardi, sinir oldum. Yogurt kelimesi bile turkce den geliyor, bizim beslenme kulturumuzun olmazsa olmazi, bir seye de dokunmayin be kardesim demek geliyor!!! Neyse en azindan su bloglar var da bireysel protesto yapiyoruz, bunun icin ceza yok, iki uc kisi bir araya gelip bunu yapsak on sene icerdeyiz, malum!!!
Bu Amerikalilar sade yogurdu hic sevmiyorlar, cogu ayrandan nefret ediyor. Yogurt onlar icin meyveli yenmesi gereken tatli turunden bir besin. Ben de allah biliyor o tipleri hic sevmiyorum, sentetik geliyor, kendim yaparsam baska. Sade yogurdun icine meyva dolduruyorum. Bir de arada yogurt maskesi yapiyorum, yulafla karistirip yuzume, cok yumusak oluyor ondan sonra suratim, pamuk gibi, canimmm...
Tuesday, March 10, 2009
In the blues...
Monday, March 9, 2009
Goop- Gwyneth

Ozellikle "DO" kisminda Dr. Frank Lipman'in "spent" teorisini de cok ilginc buldum. Herkesin neden kronik bir yorgunluk icinde oldugunu acikliyor gibi.
Bir goz atin bakalim!!!
Friday, March 6, 2009
twitter.com...

Thursday, March 5, 2009
Gozume takilanlar...
Kuran’ın en tartışmalı surelerinden biri olan Nisa Suresi de yer alıyor romanınızda. Sureyle ilgili dayak yorumu için Şems “Ne görmek isterlerse onu görürler” diyor. Şems’in bu açıklaması sizi yeterince tatmin etti mi?
Ama Şems orada bir şey daha diyor. Gene Peygamber’in bir hadisine gönderme yapıyor. Peygamber, Kuran’ın yedi ayrı seviyeden okunabileceğini söylüyor. İdrak seviyemize, şuurumuzun derinliğine göre elimize alıp okuyoruz. Kuran’ı her okuyan aynı derinlikte algılamıyor ki...
Wednesday, March 4, 2009
Recycle

Saturday, February 28, 2009
Samy...
Tam bunlari yazarken Samy kulagimi isirdi, blogun konusu degisti! Samy benim sun conure cinsi kusum. Cok seker ve cok tatlidir, bana bayilir, ben de onu boyleee deli gibi operim, onu opmekten bazen nefes alamayacak duruma gelir. Ama son zamanlarda sevgisine mi hakim olamiyor icinde mi kotuluk var anlayamadigim durumdan dolayi tak tuk isiriyor. (Annem neyseki bu satirlari okumuyor yoksa bana agzina geleni soylerdi.) Samy'nin bu isirma isi eger beni kiskaniyorsa ozellikle kocamdan cok vahim durumlara gelebiliyor. Yalniz kiskaninca da cogunlukla yine beni isiriyor, isin bu tarafi biraz ilginc:))) Kac defa kanadi kulagim, oram buram bilmiyorum. Ama tabii iki saniye sonra sanki bunlari yapan kendisi degil, boyle mahsun mahsun bakmalar... Ister istemez canimmmm deyip yine sariliyorum. Millet nasil kusunu, kedisini, kopegini egitiyor bilmiyorum valla, biz yapamiyoruz.
Televizyonda Dog Whisperer diye bir program var, benim bikmadan uc dort saat seyredebilecegim bir seri. Ordaki atomkarinca tipindeki Cesar Millan denen adam kopekleri muma ceviriyor, hem de iki dakikada. Soyle de bir durum var adam sadece kopegi degil insani da cozmus. Kopegin sahibine "Sen su anda kendine guven, enerjini yukselt, burdaki herkes gucun sende oldugunu anlasin" diyor. Suklum puklum olan insan birden diriliyor ve kopegin de davranisi degisiyor. Ben bircok teknigi sokakta kopeklere karsi deniyorum, evde de Samy'ye karsi deniyorum, haaa kopek haa kus ne fark olabilir diye:))))) Ama pek ise yaramiyor acikcasi. Bizimki zaten kendini kus gibi degil insan gibi goruyor, kuslardan da nefret ediyor:)))